Ezber İçin Kelimeler
1. muaccel * Acele olunmuş. * Peşin, hemen ödenmesi gereken.
2. muadil * Eşit, denk, eşdeğer.
3. muaf * Bağışlanmış, affedilmiş. * Ayrı tutulmuş, ayrıcalık tanınmış. * Özgür, serbest
4. muahede * Anlaşma
5. muahhar * Sonraki, sonradan gelen, ertelenmiş, daha sonraki.
6. muahhir * İstediğini geri koyan, arkaya bırakan, esma-ül hüsnadan.
7. muakkip * İzleyen, arkasından koşan, takip eden. * (iş) Yürüten.
8. muallâ * Yüksek, yüce.
9. muallâk * Asılmış, asılı. * Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış. * Bağlı.
10. muallim * Öğretmen.
11. muamele * Davranma, davranış. * Yol, yöntem, iz. * İşlem. * Alışveriş. * İşlem.
12. muamma * Bilmece. * Anlaşılmayan, bilinmeyen şey.
13. muammer * Yaşamış.
14. muannit * İnat eden, inatçı.
15. muaraza * Çekişme, kavga.
16. muarız * Karşı koyan, karşı çıkan.
17. muasır * Aynı yüzyıl içinde olan.
18. muaşeret * Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma.
19. muattal * İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş. * Boş, işsiz.
20. muattar * Itırlı, güzel kokulu.
21. muavin * Yardımcı, yardım eden.
22. muayede * Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama.
23. muayene * Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın nerede olduğunu araştırma.
24. muayyen * Belli, belirli; kesin olarak belirlenmiş. * Kararlaştırılan.
25. muazzam * Çok büyük, çok iri, koskoca, güçlü, önemli.
26. muazzep * Acı, sıkıntı, azap çeken.
27. muazzez * Sayılan, saygı duyulan, sevgili, aziz.
28. mubah * Dince yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan fiiller.
29. mubayaa * Satın alma.
30. mucib * Dua edenlerin dualarını kabul eden, isteklerini veren.
31. mucibince * Gereğince.
32. mucir * Kiraya veren kimse.
33. mucit * Yeni bir buluşortaya koyan, icat eden kimse
34. mucize *Peygamberlerde görülen olağanüstü bir hadiseler, aciz bırakan.
35. mudi * Emanet bırakan kimse. * (bankaya) Para yatıran kimse.
36. mudil * Karmaşık, güç, çetin.
37. mufassal * Ayrıntılı.
38. mugaddi * Besleyici, besleyen.
39. mugalâta * Yanıltacak söz, yanıltmaca.
40. muganni * Şarkı söyleyen kimse, şarkıcı.
41. mugayir * Uymaz, aykırı.
42. muğlâk * Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık.
43. muğni * Zengin eden, doyuran, esmaül hüsnadan.
44. muhabbet * Sevgi. * Dostça konuşma, yarenlik.
45. muhabere * Haberleşme, yazışma.
46. muhacir * Göçmen, mülteci, sığınmacı.
47. muhaddis * Hadis ile meşgul olan, Peygamber Efendimizin sözlerini bildirmiş olan kimse.
48. muhafaza * Koruma, saklama, korunum.
49. muhafız * Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu.
50. muhakeme * Birbirine karşı olan iki tarafı dinleyerek bir yargıya varma, yargılama.
51. muhakkak * Doğruluğu, gerçekliği kesin olarak bilinen, gerçekliği kesinleşmiş, kesinlikle.
52. muhal * Olamaz, olmaz, olmayacak; olması, gerçekleşmesi olanaksız.
53. muhalif * Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışta karşı olan, aykırı olan.
54. muhammen * Oranlanan, tahmin edilen.
55. muhammes * Beş parçası olan, beşli. * Beşgen. * Beşli.
56. muharebe * Savaşma, vuruşma, harp etme, iki ordu arasındaki çarpışma, savaş
57. muharrem * Kamer takviminin birinci ayı, aşure ayı.
58. muharrik * Hareketini sağlayan, harekete gelen. * Kışkırtıcı, ayartıcı.
59. muharrir * Yazar.
60. muharriş * Tırmalayan, tahrişeden. * İrkilten, korku veren.
61. muhasara * Kuşatma, sarma, çevirme.
62. muhasebe * Hesaplaşma, karşılıklı hesap görme. * Hesap işleriyle uğraşma.
63. muhasım * Birbirine düşman olanlardan her biri.
64. muhassala * Elde edilen sonuç. * Bileşke.
65. muhassas * (birine) Ayrılmış, tahsis olunmuş.
66. muhassenat * Yararlı, güzel, hayırlı, işler.
67. muhassıl * Osmanlıda Tanzimat’tan önceki dönemde vergi tahsildarına verilen isim.
68. muhat * Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
69. muhatap * Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse.
70. muhatara * Korku verici durum, tehlike. * Zarar, ziyan.
71. muhavere * İki kişi arasında karşılıklı olarak yapılan konuşma.
72. muhavvil * Değiştiren, dönüştüren,
73. muhayyel * Hayal gücüyle oluşturulan, hayal edilen.
74. muhayyile * Hayal etme gücü.
75. muhayyer * Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan (eşya vb), seçmece.
76. muhbir * Haber ulaştırıcı, haber veren. ihbarcı.
77. muhik * Haklı, doğru.
78. muhil * Dokunan, bozan, ihlâl eden.
79. muhip * Seven, sevgi besleyen, dost.
80. muhit * Çevre, yöre. * Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu insanlar topluluğu, çevre.
81. muhkem * Sağlam, sağlamlaştırılmış.
82. muhlis * Dostluğunda ve inançlarında içten olan.
83. muhsi * İstisnasız her şeyin tek tek sayısını bilen, esma-ül hüsnadan.
84. muhtaç * Bir şeye ihtiyaç duyan. * Yoksul, fakir (kimse).
85. muhtar * Özerk. Köy veya mahallede oturanların seçtikleri kimse.
86. muhtasar * Kısaltılmış olan, kısa; özet
87. muhtekir * Vurguncu, spekülâtör.
88. muhtel * Düzeni bozulmuş, bozuk.
89. muhtelif * Zıt, birbirini tutmayan. * Çeşit çeşit, çeşitli.
90. muhtemel * İhtimal dahilinde olan, beklenen, mümkün.
91. muhterem * Saygıdeğer, sayın.
92. muhteris * Hırslı.
93. muhteriz * Çekingen.
94. muhtesip * İslâm şehirlerinde esnafı din kurallarına göre denetleyen memur.
95. muhteşem * Görkemli, gösterişli, büyük ve göz alıcı.
96. muhteva * Bir şeyin içindeki, içteki, içerik.
97. muhtıra * Herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı.
98. muhyi *İhya eden, dirilten, can bağışlayan, sağlık veren, esma-ül hüsnadan.
99. muhzır * İlgililerin mahkemede bulunmalarını sağlayan görevli.
100. muid * Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan, esma-ül hüsnadan.
101. muin * Yardım eden, yardımcı.
102. muiz * İzzet verip ağırlayan, esma-ül hüsnadan.
103. mukabele * Karşılık verme, karşılama, karşılık. Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma.
104. mukaddem * Önce gelen, önceki. * Öncül.
105. mukadder * Yazgıda var olan, yazgı ile ilgili olan, alında yazılı olan.
106. mukaddes * Kutsal.
107. mukaddim * İstediğini ileri çekip öne alan, esma-ül hüsnadan.
108. mukaddime * Ön söz. * Bir hadisenin başlangıcı.
109. mukaffa * Kafiyeli.
110. mukallit * Taklitçi.
111. mukarenet * Yaklaşma, kavuşma, bitişme. * Yakınlık.
112. mukarrer * Kararlaşmış, kararlaştırılmış.
113. mukassem * Ayrılmış, bölünmüş.
114. mukassi * Sıkıntılı, sıkıntıverici, bunaltıcı.
115. mukataa * Kesim.
116. mukatele *Vuruşma, savaş.
117. mukattar * Damıtılmış, damıtık.
118. mukavele * Sözleşme.
119. mukavemet * Dayanma, karşıdurma, karşı koyma, direnme, direniş, dayanırlık.
120. mukavves * Kavisli, eğri, eğmeçli.
121. mukavvi * Kuvvetledirici, güç katıcı.
122. mukayese * Benzeterek veya karşılaştırarak değerlendirme, karşılaştırma, kıyaslama.
123. mukayyet * Bağlı olan, bağlanmış. * Bir şart veya kayıtla bağlı olan.
124. mukim * (bir yerde, bir evde) Oturan, ikamet eden.
125. mukıt * Yaratılmış her şeyin azığını veren, esma-ül hüsnadan.
126. mukni * İnandıran, ikna eden.
127. mukriz * Ödünç para veren, borç veren.
128. muksıt * Bütün işleri birbirine uygun ve denk yapan, esma-ül hüsnadan.
129. muktebes * Yararlanmak için alınmış, aktarılmış.
130. muktedir * Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, esma-ül hüsnadan.
131. muktesit * Tutumlu.
132. mukteza * Gereken, gerekli olan. * Bir iş yapılırken gerekli işlemlerin bütünü.
133. muktezi * Gereken, gerekli olan.
134. munfasıl * Ayrı duran, ayrılmış, ayrık.
135. munis * Alışılan, alışılmış, yabancı olmayan. * Cana yakın, uysal, sevimli. * Uygun.
136. munkabız * Büzülmüş, toplanmış. Verimsiz, işe yaramaz.
137. munkalip * Değişmiş, dönüşmüş olan.
138. munkariz * Batmış, çökmüş, tükenmiş.
139. munsap * Kavuşan.
140. muntazam * Düzgün. * Düzenli, derli toplu.
141. muntazır * Bekleyen, gözleyen.
142. munzam * Katma, katılmış, ulanmış, eklenmiş, ekleme, ek
143. murabaha * Bir malı çok fazla kârla satma, tefecilik.
144. murabba * Dört şeyden oluşan, dörtlü, kare. * Dört mısralı divan şiiri.
145. murahhas * Delege. Murahhaslık.
146. murakabe * Denetleme, denetim. * (tasavvufta) Allah’a bağlanarak çile doldurma.
147. murat * İstek, dilek. * Amaç, gaye. murat almak * dileğine kavuşmak
148. murdar * Kirli, pis. * Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan).
149. muris * Miras bırakan, mirasçı.
150. musaffa * Temizlenmiş, arıtılmış.
151. musahabe * Konuşma, görüşme, sohbet.
152. musahhih * Düzeltici, düzelten.
153. musalla * Camilerde cenaze namazı kılmaya yarayan açık yer.
154. musallat * Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen.
155. musalli * Beş vakit namazını sürekli olarak kılan.
156. musamaha * hoşgörü ile davranmak.
157. musanna * Uydurma, düzme. * Sanatla yapılmış, bir usta elinden çıkmış, sanatlı.
158. musannif * Sınıflandıran. * Kitap yazan, yazar.
159. musap * Başına bir kötülük, felâket gelmiş olan, hastalığa yakalanmış.
160. musavver * Resim konulmuş, resimli. * Zihinde tasarlanmış, düşünülmüş olan.
161. musavvir * her şeye bir şekil ve hususiyet veren, tasvir eden, esma-ül hüsnadan.
162. musibet * Ansızın gelen felâket, sıkıntı veren şey. * Uğursuz.
163. mustarip * Istırap ve acı çeken. * Sağlıksız, hasta
164. mustatil * Dikdörtgen.
165. mutaassıp * Bağnaz.
166. mutabakat * Uyuşma, anlaşma, itilâf. * Uygunluk. * Uyum.
167. mutasarrıf * Kendinde kullanım hakkı olan, elinde bulunduran.
168. mutasavver * Tasarlanmış, düşünülmüş.
169. mutasavvıf * Tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Allah'a adamış kimse, sofi.
170. mutat * Alışılmış, alışılan. * Alışkanlık, alışılmış şey.
171. mutatabbip * Hekimlik taslayan kimse.
172. mutavassıt * Aracı. * Orta, ortalama.
173. mutazarrır * Zarar görmüş, zarara uğramış.
174. muteber * Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır.
175. mutedil * Düşünce, işvb.de aşırıya kaçmayan, ılımlı, itidalli. * Ilıman.
176. mutekit * Bir şeye inanan, itikat eden, inançlı, inanlı, imanlı, mümin, dindar.
177. mutemet * Kendisine inanılıp güvenilen kimse.
178. mutena * Özenilmiş, özenle yapılmış. * Seçkin, önemli.
179. muteriz * Karşı gelen, itiraz eden, itirazcı. * İtiraz eden (kimse).
180. muti * Yumuşak başlı, itaat eden.
181. mutlaka * Kaçınılmaz bir biçimde, her hâlde, ne olursa olsun, kesinlikle.
182. mutmain * İnanmış, gönlü kanmış, emin olan.
183. muttali * Öğrenmiş, haber almış, bilgi edinmiş.
184. muttasıl * Bitişik, yan yana olan. * Aralık vermeden, aralıksız, hiç durmadan, biteviye.
185. muvacehe * Yüzleşme, yüz yüze gelme.
186. muvafakat * Uygun görme, onama, kabul etme.
187. muvaffak * Başarmış, başarılı(kimse). * Başarılmış, başarılı(iş).
188. muvahhit * Allah'ın birliğine inanan.
189. muvakkaten * Az bir zaman süresince, geçici olarak.
190. muvakkit * Güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren kimse.
191. muvasala * Gidip gelme imkânı, ulaşım.
192. muvazaa * Danışık, danışıklık.
193. muvazene * Denge. * Dengelemek.
194. muvazi * Paralel.
195. muvazzaf * Bir görev ve hizmetle yükümlü olan (kimse).
196. muzaffer * Üstünlük elde etmiş, zafer kazanmış, yenmiş, utkulu
197. muzaheret * Destekleme, yardım etme, arka çıkma.
198. muzır * Sağlığı bozan, zararı dokunan, zararlı. *
199. muzil * Zillete düşüren, hor ve hakir eden, esma-ül hüsnadan.
200. muzip * Şaka etmekten hoşlanan, takılgan.
Yorumlar
Yorum Gönder