Safahat - Mehmet Akif Ersoy
Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.
İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit
Bularak fuhş ekiyor salma gezen bir sürü it
Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor, Nesl-i hazır bunu hürriyet-i vicdan sanıyor.
Kadın erkek koşuyor borc ederek Avrupa'ya... Sapa düşmekte bizim şıklara, zannım Asya.
Hakka tevfiz ile üç dane yetişmiş kızını, Taşıyanlar bile varmış, buradan baldızını...
Analık ilmi için Paris'e, yüksünmeyerek...
Yük ağır, ecri de nisbetle azim olsa gerek.
Şüphesiz yıktı o hülyaları meşhudatım...
Ama ben kendimi bir müddet için aldattım:
Galeyandır... Galeyan geldi mi kalmaz mantık...
Su bulanmazsa durulmaz.Hele sabret azıcık,
İyi, lakin ne kadar beklemiş olsan, işler, Eskisinden daha berbad, iyileşmek ne gezer!
Vatanın takati yoktur yeniden ihmale:
Dolu dizgin gidiyor baksana izmihlale!
Ey cemaat, uyanın, elverir artık uyku!
Yok mu sizlerde vatan namına hiçbir duygu?
Düşmeden pençesinin altına istikbalin,
Biliniz kadrini hürriyyetin, istiklalin.
Söyletip başka memalikteki mahkumini... Hakimiyyet ne imiş, öğreniniz kıymetini.
Yoksa, onsuz ne şu dünya kalır İslam'a, ne din.,
Kuşatır millet-i mahkumeyi hüsran-ı mübin.
Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam, Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlayamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden müteferrik bu kadar akvamı,
Aynı milliyyetin altında tutan İslam'ı,
Temelinden yıkacak zelzele kavmiyyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir.
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..
Son siyaset ise Türklük, o siyaset yürümez.'"
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu da'vada iken yoksa, iyazen-billah, Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
Diye dursun atalar: «Kal'a, içinden alınır.»
Yok ki hiçbir işiten... Millet-i merhume sağır!
Bir değil mahvedilen devlet-i İslamiyye... Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler
Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti.
İşte iran'ı da taksim ediyorlar şimdi.
Bu da gayetle tabi'i, koşanındır meydan; Yaşamak hakkını kuvvetliye vermiş Yaradan.
Müslüman, fırka belasıyle zebun bir kavmi, Medeni Avrupa üç lokma edip yutmaz mı?
Ey cemaat, yeter Allah için olsun, uyanın...
Sesi pek müdhiş öter sonra kulaklarda çanın!
Arzı oynattı yerinden yıkılırken iran...
Belki bir kıl bile ürpermedi sizden, bu ne kan!
Hiç sıkılmaz mısınız Hazreti Peygamber'den,
Ki uzaklardaki bir mü'mini incitse diken,
Kalb-i pakinde duyarmış o musibetten acı?
Sizden elbette olur ruh-i Nebi da'vacı.
Ey cemaat, uyanın! Yoksa, hemen gün batacak.
Uyanın! Korkuyorum: Leyl-i nedamet çatacak.
Ne vapurlarla trenler sizi bidar etti!
Ne de toplar bu derin uykuya bir kar etti!
Sizi kim kaldıracak, suru mu İsrafil'in? Etmeyin... Memleketin hali fenalaştı... Gelin!
Gelin Allah için olsun ki zaman buhranlı; Perdenin arkası -Mevla bilir amma- kanlı!
Siz ki son lem'a-i ümmidisiniz İslam'ın,
Dayanın gayzına artık medeni akvamın!
Şimdilik sulha sebep ordunuzun kuvvetidir;
Bir de vaz'iyyet-i mülkiyyenizin kıymetidir.
Bu tezebzüble o kuvvet de fakat sarsılacak... Çünkü isyanları bastırmaya me'mur ancak!
Ordu madam ki efradını milletten alır;
Milletin keşmekeşinden nasıl azade kalır?
Öyledir, memleketin hali düzelmezse eğer, Kışlalar evlere, asker de ahaliye döner!
Durmasın sonra kazan kaldıradursun ordu, Düşmanın safları çiğner bu mukaddes yurdu.
Enbiya yurdu bu toprak; şüheda burcu bu yer;
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer!
Dışı baştanbaşa bir nesl-i kerimin yadı;
İçi boydan boya milyonla şehid ecsadı.
Öyle meşbu'-i şehadet ki bu öksüz toprak:
Oh, bir sıksa adam otları, kan fışkıracak!
Böyle bir yurdu elinden çıkaran nesl-i sefil, Yerin üstünde muhakkar, yerin altında rezil!
Hem vatan gitti mi, yoktur size bir başka vatan;
Çünkü mirasyedi sail kovulur her kapıdan!
Göçebeyken koca bir devlete kurmuş bünyad; Çerge halinde mi görsün sizi kalkıp ecdad?
ÇergehalindededimKorkarımondanda tebah:
Saltanat devrilecek olsa, iyazen-billah,
Öyle iğrenç olacak akıbetin manzarası!
Ki tasavvur bile vicdanlar için yüz karası!
Azıcık bilmek için kadrini istiklalin,
Bakınız çehre-i meş'umuna izmihlalin:
Yarılıp sanki zemin uğrayıvermiş, yer yer,
Bin sefil ordu ki efradı: Bütün aileler.
Hepsi aç, bir paralar yok, kadın erkek çıplak; Sokağın ortası ev, kaldırımın sırtı yatak!
Geziyor çiğneyerek bunları yüzlerce köpek, Satılık cevher-i namus arıyor: Kar edecek!
Sen işin yoksa namaz kılmak için mescid ara...
Kimi cami'lerin artık kocaman bir opera;
Kiminin göğsüne haç, boynuna takmışlar çan, Kimi olmuş balo vermek için a'la meydan!
Vuruyor bando şu karşımda duran minberde;
O, sizin secdeye baş koyduğunuz, mermerde,
Dişi, erkek, bir alay murdar ayak dans ediyor; İşveler, kahkahalar kubbeyi gümbürdetiyor!
Avlu baştan başa binlerce dilenciyle dolu...
Eski sahipleri mülkün kapamışlar da yolu,
El açıp yalvarıyorlar yeni sahiplerine
Bu sizin ağlamanız benzedi bir digerine:
Endülüs tacı elinden alınan bahtı kara,
Savuşurken, o güzel mülkü verip ağyara,
Tırmanır bir kayanın sırtına, etrafa bakar.
Bırakıp çıktığı cennet gibi zümrüt ovalar,
Başlar ağlatmaya biçareyi hüngür hüngür! Karşıdan valide sultan bunu pek haklı görür,
Der ki: «Çarpışmadın erkek gibi düşmanlarla;
Şimdi, hiç yoksa, kadınlar gibi olsun ağla!»
Bırakın matemi, yahu! Bırakın feryadı;
Ağlamak faide verseydi, babam kalkardı!
Gözyaşındanneçıkarmış,Niyeter dökmediniz?
Bari müstakbeli kurtarmaya bir azm ediniz.
Ye'se hiç düşmeyecek zerrece imanı olan;
Sade siz derdi bulun, sonra kolaydır derman.
Safahat - Mehmet Akif Ersoy s.178
Yorumlar
Yorum Gönder